Kimse kimsenin çocuğuna sevmek için bile dokunamaz. Bugün bir yakınımın çoçuğuyla yaşadığı olayı duyduğumda ben olsaydım durum değişmezdi, aynı tepkiyi verirdim dedim. Hoooopp orda durun bakalım çocuk olmak, korumasız olmaktır öyle canınızın istediği gibi davranamazsınız. Durumu yaşayan arkadaş bir giyim mağazasına giriyor kızıyla. Mağazayı gezerken elbiselere tabiki her müşteri gibi dokunuyorlar. Karpuz kavun değil ki bu koklayasın, dokunacaksın tabiki. Altın alırken bile takıyorsun hani. Çocukta dokunuyor kıyafetlere bakmak için. Anne yanında yokken mağaza sorumlusu hanım çocuğun yanına geliyor. Çekil elleme diyerek çocuğu belinden itekliyor. Bu olayı görmeyen annesinin yanına giden çocuk şaşkın bir ifadeyle anne beni ittirdi teyze diyor. Anne olayı net olarak dinledikten sonra kızının dışarıda beklemesini istiyor. Hanımın yanına giderek kızını neden ittirdiğini soruyor. Sorumlu hanımefendi kabul etmiyor durumu. Anne kamera kayıtlarını görmek istiyor. Hanım kamera kayıtlarına ulaşa
Daha dün gibi televizyonun evimize girişini hatırlarım. En çokta "Yediden yetmişe - Barış Manço" izlerdim. Çok fazla çizgi film kanalı yoktu. Özel tv kanallarının hayatıma girmesi çokta uzun sürdü sayılmaz. Okul dan eve çizgi film izlemek için koşarak gelirdim. Bilmezdim ki o kutunun aslında bizim evin bir ferdi olduğunu.😊 Zaman su gibi akıyordu şimdiki gibi. İlk dijital oyuncak tetristi benim için. Şimdi 3 yaşında bir çocuğun eline versen bir kaç dakika sonra şakamı bu der fırlatır atar. Benim çocukluğumda tetriste level atlamak büyük başarıydı. Bazen kızımla oyuncakçıya girdiğimde hala gözüm tetris arar. Demek ki zamanın alışkanlığı unutulmuyor. 😁 Bilgisayar ile orta okulda tanıştım. Ama evimize henüz girmemişti bile. Klavye kullanabilmek çok büyük başarıydı bizim için. Bilgisayarı kullanırken bozulacak korkusu ile fazla karıştırmamak için dikkat ederdim. Cep telefonunun hayatıma girmesi ise lisede oldu. O zamanlar bir tanıdığımız vasıtasıyla okuduğum 80 ler öğrenci yı