Ana içeriğe atla

KİMSE KİMSENİN ÇOCUĞUNA DOKUNAMAZ!

Kimse kimsenin çocuğuna sevmek için bile dokunamaz. Bugün bir yakınımın çoçuğuyla yaşadığı olayı duyduğumda ben olsaydım durum değişmezdi, aynı tepkiyi verirdim dedim. Hoooopp orda durun bakalım çocuk olmak, korumasız olmaktır öyle canınızın istediği gibi davranamazsınız. Durumu yaşayan arkadaş bir giyim mağazasına giriyor kızıyla. Mağazayı gezerken elbiselere tabiki her müşteri gibi dokunuyorlar. Karpuz kavun değil ki bu koklayasın, dokunacaksın tabiki. Altın alırken bile takıyorsun hani. Çocukta dokunuyor kıyafetlere bakmak için. Anne yanında yokken mağaza sorumlusu hanım çocuğun yanına geliyor. Çekil elleme diyerek çocuğu belinden itekliyor. Bu olayı görmeyen annesinin yanına giden çocuk şaşkın bir ifadeyle anne beni ittirdi teyze diyor. Anne olayı net olarak dinledikten sonra kızının dışarıda beklemesini istiyor. Hanımın yanına giderek kızını neden ittirdiğini soruyor. Sorumlu hanımefendi kabul etmiyor durumu. Anne kamera kayıtlarını görmek istiyor. Hanım kamera kayıtlarına ulaşamayacağını söylüyor. Anne ve çocuk mağazadan çıkıyorlar. Anne yol boyunca yaşadığı olayı aklından çıkaramıyor. Kendi dışında bu hanımın başka çocuklara veya başka müşterilere de aynı davranabilecegi düşüncesi sarıyor tüm hücrelerini. Çocuğu bir yakınına bıraktıktan sonra tekrar mağazaya dönüyor. Tekrar mağazaya girdiğinde o bayanın oranın sahibi olduğunu öğreniyor. Hanımefendi ben kayıtları görmek istiyorum iddialarımi kabul etmiyorsanız polisi arıyorum. Ben çocuğuma bir kere bile el kaldırmadim siz bunu asla yapamazsınız diyor. Polis geliyor kamera kayıtlarına ulasamayacaklarini söylüyorlar. Tarafların ozur dilemesini söylüyorlar. Arkadaş kabul etmiyor. Bu arada magaza sahibinin üslup ve yaklaşım şekli hala çok bozuk devam ediyor. Nedir ki siradan bir olaydir ittirilmek. Arkadaşım hakim tanıdığını arıyor kamera kayıtlarını polis alamaz mi diye görüşüyor alınabileceğini söylüyorlar. Bir başka yakinindan teknik olarak kamera kayıtları için yardimci olabilecek birini sorguluyor. Şu prosedürler ve uzayip giden davalar. Telefondaki yakını şu mübarek günde bırak ne halleri varsa görsünler uğraşma diyor. Elde var sıfır. Arkadaşım ordan çıkıyor ama hala yüreğinde taşıdığı öfke sanki olayı hala yaşıyor gibiydi. Yazmazsam olmazdı. Onunla bende yaşadım bu olayı. Bir anneye çocuğuna sebepsiz bagrılması bile çok acı verir. Bende çok yaşadım buna benzer durumlar. Dişlerimi sıktığım çok oldu. Bu gibi durumlarda karşınızdaki şahısın eğitimi değil vicdanı durumu önemli oluyor. Ankarada ulus suluhan da 5 kuruşluk boncuklari 2 yaşında kızım elliyor diye (tabiki benim gozetimimde) çocuğuma bağıran o esnaf parcasini hala kötü anarım. Alışveriş yaptığımız markette çiçeklere dokunuyor diye bırak şu çileği diye bağıran işini çok seven amcayida çok iyi anarım. Keske cocuklarida isini sevdigi kadar sevseydi. Zamaninda kendisinin de cocuk oldugunu unutmasaydi keske. 😕 Yine çocuk gelisimci bir annenin yazısında okumuştum. Şöyle diyordu oğlumu pazara getirdim meyvelere, sebzelere dokunsun diye. Dünyada, Avm de o lüks mağazalarda uzaktan gördüklerinden daha fazlası olduğunu öğrensin diye. Hadi yavrum al çileğin tadına bak helal olsun evladım diyen esnafların var olduğunu bilsin diye. Şimdilerde kızıma alışverişe gitmeden önce tembihlerim. Kızım bu teyzeler, amcalar bunları satarak evlerine para götürüyorlar. Çocuklarına oyuncak, ayakkabı, dondurma alıyorlar derim. 3 yaşındaki yavrum o küçük bedende olgunlukla dinler beni. Kaç yasina gelirseniz gelin çocuk olmak farklıdır. Merak edersiniz. Dokunmak, yemek, ellemek istersiniz. Ama hiç kimse kimsenin çocuğuna dokunamaz ve bağıramaz. Şimdi empati kurun arkadaşlar. Düşünsenize bir bez parçasıdır ellenmek istenen ama o itelenen beden bir ruh taşıyordur. Birazcık farkındalık gerekmez mi sizce de. Maddeye verilen değer kadar değer verilemez mi çocuklara. Çocuklarınızla yaşadığınız ki asla yaşamanızı istemem benzer olayları http://hanimcasohbetler.blogspot.com da paylaşırsanız farkındalık yaratırız belki. Vicdanca sevgiler. Nazan Karakuş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUK PARKI GÜNLÜĞÜM

ÇOCUK PARKI GUNLUGUM        3 Yaşın da minik kızımla hergün parka gitmemiz şart.  O küçücük bedeni evin havasız ortamına terk edemem. Uzmanların da üzerine basarak dediği gibi en az 10 dakika "KAR, KIŞ" demeden park mutluluğu olmazsa olmazlarimizdan.😄        Gel gelelim çocuk parklarında ki düzensizlikleri görmezden gelemezdim.Bu yazım da park gözlemlerini paylaşmak istedim.        Kızım doğmadan önce gördüğüm parklara son 3 yıldır bir başka gözle bakar oldum. Buna ANNE GÖZÜ İLE dünyaya bakmak denilebilir.😊          Ahhhh efem sizce salıncağın hemen bitişiğinde kaydırağın olması ne kadar güvenli. Kaydirağa gitmek icin mayin tarlasindan mi gececek bu cocuklar .Parklar da çocukların yaş gurubuna göre bir ayrım yok ki. 4 yaşında ki çocuğunu sallayan bir annenin hemen önünden geçen, yeni yürümeye başlayan bir bebeğe nasıl dur denebilir. Anne beni çok hızlı sallaaaaa diyen bir korkusuz ve dünyayı paytak paytak keşfetmeye çalışan minik adımlar. İşte tamda bunun için ç

ERKEKLER 2'YE AYRILIR

😊 Evet hanımlar erkekler 2'ye ayrılırlar. Birincisi; Türk erkekleri ikincisi; diğer erkekler. Bu genellemeyi yaparken istisnai durumları göze alıyorum tabiki. Yarası olanlar buraya. Gel gelelim hangi özellikleriyle diğerlerinden ayrılırlar. Tatile gitmek için hazırladığın valizini taşıyan bi es bulduysan çok şanslısın 😀 çünkü erkekler için önemli bir vazifedir bu. HER ne mekan olursa olsun çocuğa yemek yedirme vazifesi anneye düşer. Evet bir restorandayiz.Yemek gelmiş baba yutmuş ve çayını yudumlumaya baslamistir çoktaaan. Sen ise bebişini doyurma görevini tamamlamamissindir. İşaret dili yetersiz gelmiştir karşında oturan babasına. Artık içinde bulunduğun durumu çaktırmadan sese dökersin hadi yavrum 2 lokma kaldı yee bebeğim. ..😕 Baba hala çay keyfindedir. Artık bebegin yemek vakti biter ve sıra tabiki kendi karnını doyurmaya gelmiştir. Fakat oda ne bebis huysuzlanmayami basladi ne? Kucaklara sığmaz mekan turlamasi yapmak ister. Artık babaya çaktırma vakti net o